Armutlu
‘ da olmak mutlu olmaktır…
Dokunmak birilerinin hayatına öyle çıkar gütmeden sadece mutlu etmek için ya
da onların mutluluğuyla mutlu,
umutlu olabilmek için. Nebilim belkide bir daha hiç karşılaşmayacağın bi insanın derdiyle dertlenmek, bi çocuğun elini tutmak başını okşamak bende yanındayım merak etme der gibi. Önce içinde
büyüttüğün kocaman bi merakla, endişeyle çıkarsın yola bende yapayım, en iyisinden olsun olmasada oluyomuş gibi olsun diye. İlerledikçe merakla beklenene birde heyecanla dolar yüreğin. Geçersin hiç tanımadığın bi sokaktan is kokusu bulut olmuş evlerin arasından. Olsun bütün bunlara rağmen mutlusundur sen yine çünkü bekleyenlerin vardır bi yerlerde.
Açılır bi evin kapısı ardına kadar daha girmeden bahçesinden, gülümsersin
bekleyene o kocaman bi gülümsemeyle aralarken kapısını. Elbette yanına kendi
umudunla onların umudunu da almışsındır
gelmeden. Kucaklarsın o tanımadıklarını.. Kesişmiştir artık yollarınız herkes mutludur bu kavuşmadan. Çayını içip muhabbetine ortak olursun üç beş kişinin, bakarken
merakla etrafına hissederken yaşanmışlığın izlerini. Ordan
burdan konuşup anlatıp dinlersin tanış olursun zaman su gibi akıp geçerken, kovalarken yelkovan akrebi. Sonra yine
geleceğinin garantisiyle dönersin gerisin geri. Ama artık hiçbir
şey aynı değildir olmayacaktırda çünkü yaşamışsındır sende daha önceleri hiç yaşamadığını.. Uzatıp elimizi tutalım kaldıralım düşen birini çok fazla bişey değilki bu. Söylemez öyle herkes ihtiyacı olduğunu biz bilmek için çabalayalım. Beklerken sizi o
tanımadığınız umutla kulak verelim içinde büyüttüğü çığlığa, ‘’ ne yapabilirimki ben? ’’ diye düşünmeden…
Okuyupta bu kız armutluyu ne çok seviyomuş diyenler için hatırlatma: bu kızlar ARTEMİS ile HERA armutlu diye bi mahallede ihtiyacı olan çocuklara özel ders vermeye başlamışlar.Öyle yani:)
YanıtlaSil